Beklenmedik bir şekilde eşinin ölümüyle, Marc’ın dünyası paramparça olur. Bu canlı olmaknan olağanüstü vaka, onu ve iki en yakın arkadaşını, her birinin yüzleşmek zorunda olduğu zorlu gerçekleri ortaya çıkaran bir ruh arayışı yolculuğuna, Paris’e sürükler. Bu acı kalabalık süreç, aralarında daima var olan dostluğun ve dayanışmanın sınırlarını zorlar. tek başınaca Marc’ın değil, aynı zamanda zamanda iki en yakın ahbabının da hayat öykülerini ve iç çatışmalarını incelemelarına neden olur. Paris’in büyülü atmosferinde geçmişen bu öykünin ana teması kayıp, özlem ve kabullenmedir. Marc’ın eşinin ani ölümü, canlı olmakmın beklenmedik ve acı kalabalık yönlerini ele alırken, vizyon film aynı zamanda zamanda kişisel yüzleşmeler ve birlikte geçmişen zamanın getirdiği değişimleri de irdeler. Zor zaman zamanlarda dostluğun, dayanışmanın ve sevinginin önemini hatırlatan bu vizyon film, göz atyicilere derin mesajlar verir. Üç arkadaşın ön yüzlerini sakladıkları gerçeklerle karşı karşıya geldikleri bu yolculukta, her biri kendi gerçeklerini ve ayrı ayrı korkularını yenmeye çalışır. Bu üç arkadaşın, Paris’in romantik ve büyülü sokaklarındayken canlı olmakdıkları bu duygusal yolculuk; acının çaresizliğini, yüzleşme cesaretini ve canlı olmakmın tüm zorluklarına rağmen devinam etme gücünü açıklamak etır. Kendine ve hayata dair incelemelar içindeki bu şahsiyetlerin öyküsi, göz atyiciye hayatta her zaman umut olduğunu, korkuların üstesinden gelmenin ve hayatın acımasız yüzüyle yüzleşmenin önemini hatırlatır.